top of page

Bağırsak Florası

Güncelleme tarihi: 2 Şub



Bağırsak Florası

Flora örtü anlamında kullanılmaktadır. Bağırsak florası bağırsak örtüsüdür ve bakteriler tarafından oluşturulur. Bağırsak florası sindirim sisteminde yaşayıp çeşitli yararlı işlevler gören mikroorganizmalardır. Ayrıca cilt, vajinal, ağız gibi çeşitli bölgelere yerleşen bu mikroplar mikrobiyota olarak tanımlanır.

Bakteri lafı korkutucu olsa da bu bakteriler iyi huyludur ve insanın bir nevi iş ortağıdır. Hastalık yapan mikrop türlerinin sayısı yüzü geçmez. Mikrobiyota yaklaşık 500 çeşit milyarlarca bakteri, maya, mantar, parazit ve virüslerden oluşarak vücutta bir dengede yaşarlar. Sağlıklı olmak işte tam bu dengenin sonucudur.

Herkes kendine özgü floraya sahiptir. Bu flora bireysel özellik gösterir ve parmak izi gibi farklılığını yaşam boyu devam eder.

Bağırsaklarda bulunan mikropların çeşitliği ve sayısı kişinin yaşamı boyunca değişkenlik gösterir. Hayatın ilk üç yılında dengeli bir bağırsak mikrobiyomu oluştuğu sırada çeşitlilik ve sayı azdır, yetişkinlikte en üst düzeye erişir ve yaşlandıkça azalmaya başlar.

Karanlık ve neredeyse oksijensiz bir ortam olan insan bağırsağında yaklaşık 500 çeşit milyarlarca mikrop yaşar. Tüm insanların florasındaki mikrop cinsleri aynı değildir. Bireysel farklılıklar mevcuttur. Solunum, boşaltım organları, genital bölge, cilt, yüz, burun delikleri, kulaklar, ağız, dudaklar, göz kapakları ve hatta dişler arasında farklı özelliklerde mikrobiyal popülasyonlar mevcuttur. Bununla birlikte sindirim sistem özellikle ince bağırsağın son kısmı ve kalın bağırsak en büyük mikrobiyal popülasyonlara ev sahipliği yapar.

Sindirim sistem florasında hem oksijene gereksinimi olan ve hem de oksijensiz ortamda yaşıyan mikroorganizmalar vardır. Kalın bağırsak florasında sayıca hakimiyet oksijensiz ortamda yaşıyanlara aittir. Kalın bağırsakta oksijen konsantrasyonu oldukça düşüktür. Kalın bağırsakta bakteriler oksijensiz ya da çok az oksijenle yaşamlarını sürdürecek şekilde adaptasyon sağlamışlardır. Kalın bağırsakta bakteriler gıda atıklarında, mukus tabakasında ya da epitel hücrelerine yapışmış şekilde bulunurlar. Normal taze dışkının %10’u kalın bağırsaktaki bakterilerden oluşur. Dışkının kuru ağırlığının yarısı ölü veya canlı bakteridir. 

Sindirim yolununu boylu boyunca kaplayan yararlı bakteri tabakası fiziksel bir bariyer oluşturmanın ötesinde işgalci patojen mikroorganizmalara karşı antifungal, antiviral ve antibiyotik benzeri maddeler üretirler. Yararlı bakteriler ayrıca organik asitler üreterek bağırsak duvarında pH seviyesini 4.5-5.5 dolaylarına düşürürler. Daha alkalen ortamları isteyen patojen mikroplar bu asidik ortamda rahatça üreyip gelişemezler.

Sindirim sistem bariyeri; bağırsak florasından, bağırsak mukozasından ve immün sistemden oluşur. Dış dünya ile iç dünyamız arasında bulunan sindirim sistem bariyeri sağlam ise, dış dünyadan patojen bakteri girse bile bariyeri aşamaz.

Dış dünyadan gelen bakteri, mantar, virüs, parazit gibi patojen ajanların ve toksinlerin bariyeri aşmalarını önlemek için sindirim sistemi normal flora sayesinde donanımlı hale gelmiştir. Bu bariyer hem sindirimde hem de emilimde görev almaktadır.

Bağırsak mukozasını örten kalın bakteri katmanı bağırsak sağlığını koruduğunu ve patojenlerin bağırsak duvarına ulaşmasını engeller.

Sağlıklı bağırsak florasının pek çok toksik maddeyi etkisiz hale getirme, histamini etkisizleştirme ve ağır metallerle diğer zehirleri kıskaca alma yeteneği vardır. Yararlı bakterilerin hücre duvarları, pek çok kanserojen maddeyi emerek etkisiz hale getirir.

Sağlıklı bağırsak florası bağırsak duvarının sağlığını korumak dışında sindirim ve emilim işlemlerinde de aktif rol oynar. Bağırsak florası proteinleri sindirir, karbonhidratları fermente eder, kolesterol ve safra tuzlarını metabolize eder, yağları ve lifleri parçalar, K vitamin, pantotenik asit (B5), biotin (H vitamini veya B7), tiamin (B1), riboflavin (B2), kobalamin (B12), inositol (B8) ve folik asit (B9) sentez eder. Sağlıklı bir florası olan bağırsakta lifler; kısmı olarak parçalanıp oligosakaritler, amino asitler, mineraller, organik asitler gibi faydalı besinlere dönüşerek bağırsak duvarını beslerler. Lifler bağırsaktaki yararlı bakterilerin doğal yaşam alanıdır. Yararlı bakteriler liflerden beslenir.

Sağlıklı bağırsak florasının; bağışıklık sistem fonksiyonu, detoksifikasyon, enflamasyon, nörotransmitter üretimi, açlık ya da tokluk sinyali verme gibi çok çeşitli fizyolojik aktivitelere katılır.

Bazı bakteriler hemen hemen kalıcı sakinlerdir, uzun ömürlü koloniler oluştururlar. Bir kısmı geçicidir, geçici olarak kaldıkları süre içinde pek çok  gerekli görevi yerine getirirler ve vücuttan atılmadan ya da ölmeden önce kısa süreli küçük koloniler oluştururlar.

Bütün hastalıklar bağırsakta başlar. Hastalığın bağırsakta başladığı gerçeğinden yola çıkarak sağlık ve zindeliğin de bağırsakta başladığı söylenebilir.

Dengeli bağırsak florası, sağlıklı bir bağırsak ve sağlıklı bir vücudu ifade eder. Sindirim sistemin florasıdaki denge bozulursa hem sindirim sistem hem de tüm sistemlerde işlevler bozulur.


Bağırsak duvarlarının hassas kıvrımlarına yerleşmiş olan bağırsak florası;

  • Sindirime ve besinlerin emilimine yardım eder, bağırsak duvarını güçlendirip bağırsak geçirgenliğini azaltır.

  • Kötü bakteriler, zararlı virüs ve parazitler gibi potansiyel istilacılara karşı fiziksel bariyer oluşturarak genel dengeyi korur.

  • Enfeksiyonları önleme ve bağırsaklara giren pek çok toksini etkisiz hale getirir.

  • Bağışıklık sistemi hücrelerini kontrol ederek ve otoimmüniteyi engelleyerek bağışıklık sistemini eğitip destekleyebilir.

  • Önemli enzim ve maddeler, vitaminler ve nörotransmitterler de dahil olmak üzere beyin için gerekli kimyasalları üretir ve salgılar. Beynin büyüme hormonunu arttırır. Büyüme hormonu  hipofiz bezinden salgılanan kemik, kas ve organların büyümesini kontrol eder.

  • Hormonal sistem üzerindeki etkileri sayesinde stresle baş etmeye yardım eder.

  • İyi bir gece uykusu almaya yardımcı olur.

  • Vücut ağırlığını düzenler.

  • Vücudun sindiremediği yiyecek parçalarını alır ve onları diğer kimyasallara dönüştürür.

  • Kan dolaşımına ulaşırsa tehlikeli olabilen enflamatuar bir molekül olan lipopolisakkkarit (LPS) yi azaltmak ve vücudun enflamatuar yollarını kontrol etmeye yardımcı olur, bu da neredeyse her türlü kronik hastalık riskini etkiler.

19 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page